28 Ekim 2014 Salı

geliverdi birden...

insan kacmaya calistigi herseyle yuzlesiveriyorsa madem, ben de yuzlesmissem sessizligimde, cok mu?

kirginliklarim kucuk olsa da su yuzune cikivermisse, gormezden gelmeli mi bazen?

yoksa yuzlessek mi oldugu gibi? 

hayat illa ak veya kara midir bazen?
Ben gri desem kapanmaz mi konular, zamana biraksak cozulmez mi birden?

hayat tam buldum derken kacip gitmek zorunda misin bazen?

neden en cok kendi nazari deger insanin, ve neden bu kadar karmasiklasiyorsun aniden?

yok sayalim dedikce bu kadar zorlasmak neden...

oyle, iste, bazen...


bu sefer Berlin

Uzun bir ara olmus blog, ne ara bu kadar zaman gecmis anlamadan...

Kayiplar kazanimlar tatiller toplantilarla gecen aylarin ardindan, rota Berlin...

Bu sefer en cok sevilen aylardan Eylulun pesi sira, bir Ekim sogugunda!

Hayattan ne bekledigimi sorgulamam gereken bir donem mi emin degilim ama, silkelenip kendime gelme vaktim oldugu kesin.

Agustostan bu yana savurmasina izin verdigim ruzgar beni hicbir yere goturemedi, oldugum yerde saga sola gidip gelebildim sadece.
Geriye goturmedigine sukrederken, ben, ileri rotami belirleme vaktimin geldigini hissediverdim birden.

Ayaklarimda gucu hissettim belki de, dimdik durabilmek icin sahip olmam gereken.

Su Berlinin sogugu ile birlessin ruhum, donsun sogumayan yaralarim, ilac olsun.
Kirginliklarimi yikilan Berlin duvarlarina birakayim mesela, ve ilk buldugum kilisede, Allahin evi neticede, dilek tutayim daha aydinlik yarinlar icin, mum alev alsin, isigim olsun. Vicdanim hep yuksek sesle konussun, hayal gucum havalansin, goremediklerim ortaya ciksin.

Bir de cok dinleyeyim icimdeki sesi mesela, konusalim karsilikli, kararlar alalim yarinlara. Beklentilerimizi bilelim, eski nesemizi bulalim.

Insan umut edebildikce, gulumseyebildikce mutlu yasar nasilsa...